12:02 - Yabancılara konut satışında rekor!
15:11 - Elektrikli süpürge devi otomobil üretecek!
14:15 - TÜRGEV’in sunucuları hacklendi!
12:59 - Twitter’da devrim gibi yenilik!
13:02 - Kaybolan Honor modelini bulana ödül!
11:23 - Uzun zamandır beklenen Samsung Galaxy A8 güncellemesi geldi
15:06 - YSK’dan flaş KHK’lı seçmen kararı!
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arşivlerindeki kayıtlara göre, mülkiyetinin kime ait olduğuna yönelik tartışmalara konu olan Galatasaray Adası (Suada), Galatasaray Spor Kulubü’ne ait gözüküyor.
Sultan II. Abdülhamit’in torunu Nilhan Osmanoğlu’nun Galatasaray Adası’nda hak sahibi olduğunu ileri sürmesi adayla ilgili tartışmalar başlattı. Galatasaray Spor Kulübü yönetimi buna karşı çıkarken, adanın kime ait olduğu da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü kayıtlarında yer alıyor.
Genel Müdürlük Arşiv Dairesi Başkanlığı’nda korunan ada ile ilgili kayıtlara göre Galatasaray Adası’na yönelik ilk tapu kaydı, 1880 yılında mimarbaşı Serkiz Efendi’ye ait.
ADA’DAKİ HİSSELER GALATASARAY’A SATILMIŞ
Serkiz Efendi’nin vefatının ardından ada 1909 tarihinde Hükümet-i Seniyye-i Osmaniyye adına tescil ediliyor.
1941 yılında ise bir aile, Serkiz kalfanın varisi olduklarını belirterek dava açıyor ve adaya sahip oluyor. 1948’deki kadastro çalışmalarında da adanın tescili bu ailenin üzerine yapılıyor.
Kayıtlara göre malikler daha sonra hisselerini peyderpey Galatasaray Spor Kulübü’ne satıyor ve adaya yönelik son kayıtlar da bu işlemleri içeriyor.
SATIŞIN ARDINDAN 10 YILDA İTİRAZ EDİLMEMİŞ
Türkiye Cumhuriyeti tapu mevzuatında “Tapulama” veya “Kadastro kanunu” olarak adlandırılan tasfiye kanununa göre “10 yıllık zaman aşımı süreci” bulunuyor.
Düzenlemeye ile tescili yapılan arazinin maliklerine 10 yıl içerisinde mahkeme yolu ile itiraz hakkı veriliyor. Bu sürede itiraz edilmezse, konu Osmanlı dönemine ilişkin belgeli tapu senetleri olsa bile, kayıtlar kesinleşmiş oluyor ve herhangi bir hak talebinde bulunması mümkün değil.
Galatasaray Adası hisselerinin Galatasaray Spor Kulübü’ne satışının ardından 10 yıl içerisinde herhangi bir itiraz gerçekleşmediği için Nilhan Osmanoğlu’nun itirazının kanunen bir karşılığı yok. İç hukuk yolları da bu konuda kapalı.