Steven A. Cook ve Michael J. Koplow imzası taşıyan yazının dikkat çeken bölümleri şöyle:

– Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu haftaki buluşması ve ikili ilişkilerin geliştirilmesi noktasındaki taahhütler, geçen haftaki başarısız darbe girişiminden bu yana ABD-Türkiye ilişkilerinin kötüleşmesinin son işareti.

– ABD ve Türkiye geçmişte de, Türkiye’nin 1974’teki Kıbrıs çıkarması ve ABD’nin 2003’teki Irak çıkarması gibi, zor günler yaşadı. Ancak Amerikalı ve Türk liderler ilişkileri düzeltmeyi başardı. Ama bu kez farklı olacak.

– Bugünlerde, ABD ve Türkiye, çok az konuda hemfikir. İki ülke Suriye ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın çekilmesinin aciliyeti konularında anlaşmazlık içinde.

– Amerikalı yetkililer şahsen Sayın Erdoğan’ın “değişken” olduğunu bilmelerine rağmen, Türk lidere ABD politikası konusunda olağanüstü bir avantaj verdiler. ABD’nin korkusu, kamuoyu baskısının, özellikle Suriye’de, Ankara’yla daha az işbirliğiyle sonuçlanacak olması.

“GÜVENİLİR BİR MÜTTEFİK ARAMA ZAMANI GELDİ”

– Hiçbir mesele, ayrılığı İncirlik Havva Üssü’ndeki oyundan daha iyi anlatamaz. Türkler, ABD’yi sözümona halifeliği vurmak üzere üsten faydalanmak için bir yıl süren müzakarelere mecbur bıraktı.

Venezuela’da kritik gün!

– Başarısız darbe Türkiye’de Washington’a emsali görülmemiş bir kızgınlığa yol açtı. Bu da ikili krizi pekiştiriyor. Darbe girişiminin başlangıcından saatler sonra, Beyaz Saray, Başkan Obama’nın “demokratik yollarla seçilen Türk hükümetine” destek verdiğini bildiren bir açıklama yayınladı. Sonraki gün Sayın Obama, “Türkiye’nin demokratik yollarla seçilen sivil hükümetine” desteğini yineledi.

– Rahatsız edici ölçüke Türk, Washington’ın suçlu olduğunu düşünüyor. Çünkü Türkiye ile iade anlaşmasına olmasına karşın ABD, Fethullah Günel’i teslim etmedi.

– Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini korumaktan çok Sayın Erdoğan, General Joseph Votel’i darbecilere destek vermekle suçladı. Hükümet yanlısı gazeteler, Amerikalı generalleri Türkiye’den kaçırmakla suçladı.

– Tüm bunlar Amerikalı politikacılar için aydınlatıcı bir an olmalı ve Türkiye ile ABD’nin artık ortak değerleri ve çıkarları paylaşmadının göstergesi. Erdoğan’ın kendine gelmesini beklerken, Türk aşırılıklarını görmezden gelmek yerine, daha güvenilir bir müttefik arama zamanı geldi bile.

SÖZCÜ